Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Bir gün Arap’ın teki, saçını kestirmeye berbere gitmiş. Kestirdikten sonra da berbere para vermek istemiş. ‘Paranı dünyada kabul etmem. Bu kamu hizmeti’ demiş berber. Arap pek sevinmiş bu işe, şaşkın ama hoşnut dükkândan çıkmış. Ertesi sabah berber dükkânı açarken kapıda bir sepet bulmuş. Üzerinde ‘Teşekkürler’ yazılı bir kart, bir sepet de
"Şimdi neden uyuyayım ki? Bu kadar çok şey olurken, görülecek bunca şey varken, kim uyumak ister ki? Eskiden hayat sıkıcıydı. Aptalca bir şeydi. Babanın doğduğu evde yaşardın; aynı zenci kölelerin kızları ve oğulları, babanın oğullarını, kızlarını emzirir, onlara bakarlardı; sonra sen de büyür, uygun bir gence aşık olur, zamanı gelince de, belki annenin gelinliğini giyerek, onunla evlenir, belki annenin düğün armağanı gümüş yemek takımları şimdi sana verilirdi; derken bir daha yerinden kımıldamamak üzere yerleşir, çocukların olur, onları besler, yıkar, büyütürdün; sonra sen de kocan da sessizce ölür, belki bir yaz günü öğleden sonra, akşam yemeği vaktinden hemen önce, birlikte gömülürdünüz. Ne aptallık, değil mi? Ama şimdi kendi gözlerinle görüyorsun işte; şimdi durum iyi; evdi, gümüş takımlardı diye kaygılanmaya gerek yok artık; çünkü evler yakılıyor, gümüşler çalınıyor; zenciler için kaygılanmaya da gerek kalmadı çünkü bütün gece yollarda taban tepiyor, yerli malı Jordan Irmağı'nda boğulmak için can atıyorlar; çocuk sahibi olup onları yıkamak, beslemek, altlarını değiştirmek kaygısı da kalmıyor çünkü genç erkekler atlarına binip gidiyor, o güzel savaşlarda ölüyorlar; ayrıca, yalnız başına yatmak zorunda bile değilsin, uyumak zorunda bile değilsin; bu yüzden yapman gereken tek şey, arada bir köpeğe sapayı göstermek ve 'Hiçbir şey için teşekkürler Tanrım,' demektir.